Siir mi-kimin-umrunda
Deneme

Şiir mi, Kimin Umurunda?

Yaşayan şairleri, Facebook podyumlarında yarıştırmak, yaşamayanla yaşayanı kıyaslamak, şiir adına yaşlıyı gençle orantılamak…

Bu acınası tablonun karşısında dilimiz tutulmuş bekliyoruz. Olanlara seyirci kalmak, işin kolayıdır evet. Çünkü yarışmak, rekabet etmek, yenmek, dereceye girmek ve listelenmek herkesi büyülüyor.

Yine, şiir hakkında kavramsal önermeler, tanımlamalar ve birtakım yazışmaların internet dünyasında çer çöp bilgilere dönüşmesi de hiç önemsenmiyor. “Doğu kültürünün zayıf noktaları, duygusallığın tuzaklarıdır” deyip geçiştirebilir miyiz? “Sosyal medyanın kendi mecrasının bileceği iş” mi diyelim? Bu bir algı müdahalesi ise sabah erken kalkanın “şiir budur” deme özgürlüğü de olmaz mı? Kim daha fazla bağırıyorsa, kimin taraftarı fazlaysa onun dedikleri, şiir adına kabul görmez mi?

Salt çok konuşulur olanın, ismi parlamış veya parlatılmış olanın sözünün duyulduğu bir ortam yaratılmıştır. Ancak bilelim ki bu popülaritenin, dünya şiir tarihinde zerre değeri yoktur. Yere göğe sığmayan -sığdırılamayan kalemlerin yazdığı büyük dizelerin(!) kaçı aklımızda?

Şiirin ne teknik ne de temel zorunlulukları kimsenin umurunda değil. Şiirin derinliği, özgünlüğü, çağrışım zenginliği ve tazeliği yayıncıların ilgisini çekmiyor. Brecht Estetiği mi Lucas Estetiği mi? tartışması yapan yazar kuşağından, “kim şair, kim değil” tartışmasına düşen seviye, eleştirmenlerin ilgi alanına girmiyor.

Sosyal medyada şaşkınlıkla izlediğimiz başka bir konu da fark edilme (görünebilme) telaşı. Okurun belleğinde izler bırakan dizelere sahip şiirler zaten fark edilir. “Şiir katına ulaşmış şiir” yazmak yerine, şiir ansiklopedilerinde kendine yer bulma arayışına girmek genç yazarlar için büyük tehlike. Bu bir kopuş, ayrılış çabası olsa tamam. Gelişme, yenileşme ve arayış da değil. Bu, olsa olsa kendini şair vitrinlerinde göstermek için son gücünü kullanan hastalıklı, güçsüz birey tipinin sosyal dürtü davranışıdır.

Kapitalizmin ve onun var ettiği insan tipinin eziyetine en çok maruz kalan şey yetenek. Her şeyi kendi tüketimi için yaratılmış olduğunu sanan, bencil kuşağın tuzaklarına düşen yetenekli sanatçı, bilim insanı hatta politikacı…

Günümüz bireyinin edebi sefaletini betimleyecek cümlelerle romanlar yazılır! Bilgiye yöneliş, okumak ve bakmak arasındaki uzun mesafede kayboldu. Elbette ki bu sonu muğlak yolculuğa dahil olmayanlar, zamanı gelince şiirin kendi gerçek kervanına katılacaktır.

edebiyatkafe
Latest posts by edebiyatkafe (see all)

Bir yorum

  • Merve

    Kaleminize, yüreğinize sağlık. Defalarca yazmak istediğim ama yazmaktan son anda vazgeçtiğim durumlara parmak basmışsınız. Şairlerin birbirine orantılanması kadar çirkin bir şey olamaz. Her şeyden önce, o şairlerin okurlarına saygısızlıktır. Okurun duyarlılıkları maalesef göz ardı edilmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir