Sosyal Medya: Dil ve Kültür Erozyonu
Deneme

Sosyal Medya: Dil ve Kültür Erozyonu

Sosyal Medyaya ilk zamanlar hepimiz; gelişen dinamikler içerisinde, kahve sohbetlerinin yerini almaya aday dijital platformlar olarak, sempati duyduk. Hesaplar açıp, arkadaşlar ekleyip, paylaşımlar yaptık. Siyasiler, bilim insanları, sanatçılar seslerini “Sosyal Medya” hesaplarından duyurmaya başladı. Sıradan insan; dünyanın her tarafındaki tanıdıklarına, tanış olmak istediklerine, şöhretli güzel kadınlara ve yakışıklı beylere, aktörlere, aktrislere, yazarlara, çizerlere klavyedeki tuşlar kadar yakınlaştı.

Kentli, yabancılaşan insanın sosyalleşme, iletişim ve paylaşım ihtiyacını karşılama arayışları internetle birlikte başlar. Bireysel ve toplu sohbet odaları, e-posta listeleri 90’lı yıllardan itibaren küresel olarak yaygınlaşır. Ancak 2004 yılında kurulan Facebook, bu sürecin devamı ve parlak yıldızıdır ve kitlelerin kalbini kolayca fethetmiştir. Öyle ki kullanıcı hesaplarını kendi odaları, özel alanları olarak düşünen üyeler, özel alanlarının kapısını küresel bir ağın paylaşımına sunduğunu bile fark edemez. Yazışmaların, görsel- video içeriklerinin paylaşımının ‘özel alan’ olarak kalamayacağını düşünemez.

Evet! Tüm dünyada çılgınca büyüyen Facebook, Twitter, Instagram, Youtube vb. gibi medya üslerinden söz ediyoruz. Kuruluş amaçları ekonomik, sosyal, siyasal, psikolojik güç olmaktan başka bir şey olmayan küresel platformlardan… Dev sanal ticaret marketlerine dönüşmüş, bütçeleri bir dünyadaki birçok ülkenin bütçesini aşmıştır. Algı oluşturur, algıyı yönetir, yönlendirir ve değiştirir. Bireye ruhsal ve toplumsal olarak doğrudan etki eden, hatta yön veren rolüyle sosyal medyanın, sadece yazılımlardan ibaret olduğunu düşünmek saflık olacaktır. Sosyal medya, kitlelere tahakkümü açısından, ‘Aptal Kutusu’ televizyondan çok daha büyük işlevlere sahiptir.

Sosyal Medya Dili ve Sosyalleşme

Dil, kültür dinamizmini besleyen en önemli unsur sosyal yaşam. Toplumsal üretim ilişkilerinin belirleyici rolüyle birlikte, kültürel süreçler doğal bir seyirde ilerliyor. İletişimin ve paylaşımın temel alındığı söylense de sosyal medyanın doğal seyrinden söz etmek mümkün değil. Çünkü sosyal medya denen olgunun ipi her zaman sahibinin elinde. Amacı ise kârına kâr katmak, daha kolay yöneltmek ve yönlendirmek için kültürleri parçalamak, dili kısırlaştırmak. Durum böyleyken; bir talan yaklaşımının sergilendiği, küresel ekonomik ajanların acımasız ve sinsi stratejilerinin, insanlığın kültür mirasına ve birikimine katkı sunmasını beklemek saflık olur.

Kuralsızlığa Sempati mi, Bilgisizlik mi?

Sosyal Medya yazım kurallarını zorluyor, bozuyor ve bunu meşru kılan nedenler ortaya koyuyor. Gençliğin kuralsızlık sempatisi, sosyal medya zemininde yazım kurallarında da kendini hissettiriyor. Sanal söyleşi sesli ve görüntülü olarak doğal olanlarını geçmek üzere. Cümleler küçük harfle başlıyor, ekler bağlaçlarla yer değiştiriyor, ünlem işareti bir şey ifade etmiyor, virgül yok hükmünde, iki nokta üst üstenin görevini üç değil dört beş nokta yan yana almış. Tırnak işareti, parantez hak getire…

Yazarlar Niye Yapıyor?

Bir çok ünlü Facebook kullanıcısı yazar, oyuncu vb. paylaşımlarında yazım yanlışı yapıyor. Bu kolaycılığın ötesinde içte yatan bir alaycılık, bir okuru küçük görme anlayışı olabilir mi? Nitekim tartışmalı, sataşmalı üsluplarda yazılmış takipçi ifadeleri dışında takipçilerine yok muamelesi yapıyorlar. Takipçilerini veya liste arkadaşlarını okumuyorlar, okumadan beğeniyorlar. Yazım hataları konusundaki özensiz tutumlarını doğru bulmadığım bir çok kişiye bunu mesajla ilettim. Sonuç elbette ki ‘burnundan kıl aldırmayan’ tiplerin tepkisi şeklinde oldu.

edebiyatkafe
Latest posts by edebiyatkafe (see all)

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir